Modern zamanlarda Türk Futboluna damgasını en güçlü vuran adam. Damga bile değil, adını kazıdı Fatih Kaptan.
Hem futbolculuğunda hem hocalığında zamanının en iyisi olmayı sürdürdü.
Yıllarca yıldız futbolcu çıkmayan Türk Futbolunun tek yıldızıydı o. Hem de libero oynayarak. Dünyada hele ki Türkiye’de defans oyuncusu olup yıldız olmak çok önemli meziyetler gerektirir.
Örneklersek, Maradona, Pele, Cruyff, Zidane, Rummenigge, Romario, Baggio, Ronaldolar, Messi hep hücuma dönük orta saha veya golcülerdir. Dünya futbolunda bunların tek istinası Beckenbauer’dir.
Takım sıkıştığında santrafora giderdi.
Bir Sakaryaspor maçını hatırlıyorum mesela. 0-1 olunca gidip 1-1 , 1-2 olunca gidip 2-2 yapmıştı attığı 2 golle. Yağmurlu bir İnönü Stadı gününde.
Futbolu bıraktığı sezon kupayı Trabzonspor maçlarıyla aldığımızda, deplasmandaki ilk maçta da golü vardı.
Fatih Terim’i izlememiş olanlar örneklere göre bir değerlendirme yapabilirler sanırım.
Her zaman en fazla kazanan Türk futbolcu olmuştur. Reklamlarda da oynamıştır futbolculuğunda. Permatik reklamı için sakal bıraktığını hatırlıyorum mesela.
Bunların yanında futbolculuğunda büyük skandallar da yaşamıştır. Hakemlerle arası pek iyi değildi. En büyük olayı ise Erdal Keser’i oyundan atan Hamza Alan’ın suratına tükürmesidir. O tükürüğü, İnönü Stadında yeni açıkın en üst basamağından gördüm. Olay kapalının önünde gerçekleşmişti. Federasyon Başkanı, Kaptanla hakemi, basın (o zamanlar medya yoktu) önünde barıştırmıştı. Bu kadar güçlüydü futbolculuğunda. Şimdilerde başkanların bile ulaşamadığı bir gücü vardı.
Fenerbahçeli, Beşiktaşlı arkadaşlar isyan ederlerdi Kaptan’a. Hakemler Fatih ne isterse ona göre karar veriyorlar , Fatih’ten korkuyorlar derlerdi.
İtiraz için hakemin yanına gidip ellerini arkada bağladığında bilirdi herkes neler söylediğini.
Ama Fenerli ve BJKlilerin isyanları boşunaydı elbette. Dedikleri gibi olsa Galatasaray 14 sene beklemezdi şampiyon olmayı. Fatih güçlüydü ama iş kulüp düzeyine gelince olmuyordu işte.
Aksine federasyonlar genellikle Fenerbahçe’nin ellerindeydi. Basın şimdikinden beterdi.
Evet, Fatih Kaptan agresifti. Mizacı öyle elbette ama sadece mizaca bağlamamak lazım.
Futbolculuk hayatı Fenerbahçeli federasyon ve basınla uğraşmakla geçti.
Yukarıda bahsettiğim Hamza Alan olayında kesinlikle haklıydı. Hazma Alan saçma sapan bir sebeple Erdal’ı oyundan atmıştı. O sezon takım şahane gidiyordu. Engel olmak için ellerinden geleni yapıyorlardı.
Tüm bunların birikimi patlatmıştı Fatih’i.
Galatasaray’da oyuncuların seçiminden hoca seçimine kadar etkili olmuştur.
Rivayete göre, İviç, Fatih’i satın seneye sözleşmeyi uzatalım demişti. İstanbul’a geldiğinde havaalanında Fatih karşılamıştı hocayı. İviç Yugoslavya’ya dönmek zorunda kalmıştı.
Ama Galatasaraylıların büyük çoğunluğu sevdi Fatih’i. Ne olursa olsun takım için, forma için yapıyordu , biliyorduk.
Şampiyonluğu kaçırdığımız Adana Demir Spor maçında eski Fenerbahçeli Erol’a (Togay) boşuna kafa atmadı Fatih.
Fenerbahçe’den gelen teknik direktörlük teklifini “ o kadar da profesyonel değiliz” diyerek reddetmiş adamdır Fatih Terim. Futbolcuyken de defalarca teklif aldığı biliniyor Fenerbahçe’den, ama hep reddetti elbette.
Kendi yönettiği Milli Takımlarda kırdılar onun rekorlarını. En çok Mili olan futbolcu, en çok kaptan çıkan futbolcu rekorlarını kendi futbolcuları kırması için uğraştı, bazen zorlayarak bile olsa.
Örneğin Oğuz Çetin için.
Futbolu bırakana kadar şampiyonluk hariç her kupayı kazandı hem de defalarca.
Hoca olduktan sonra da Türkiye’nin o güne kadar göremediği başarılar kazandı.
Buraya yazmaya gerek olmayan, Türkiye’deki tüm futbolseverlerin bildiği başarılar. Sadece 1989’da yarı finale çıkan Galatasaray’a katkısı olmadı Fatih hocanın, diğerlerinin hepsinde imzası var.
Ama sert adamdır Fatih Terim. Fiorentina’dan, agresifliği yüzünden kovuldu. Hele Milan’dan İtalya Başbakanı, kulübün sahibi Berlusconi’ye ayar verdiği için kovuldu.
Fatih Terim bir futbol ekolü oluşturmuş hocadır. Bu yüzden onun futbol kariyerini, futbol bilgisini ölçecek bir cihaz yok.
Artık, Fatih Terim’in şapkayı önüne alıp düşünmesi gerek, nerede yanlış yaptığını.
Belirtmek de yarar var ki; hocayı egosu çok büyük , basınla da herkesle de kavga ediyor diyenler, onu yeni tanımaya başladılar sanırım. Bu kadar iş, bu kadar güç elde etmek için egonun güçlü olması gerekir sanırım. Bu hırs ve agresif tavır olmasa devrimci nasıl olunur ki?
Benim bazı önerilerim var hocaya naçizane. Artık başarı peşinde koşmayı bırakmalı. Her şeyi yaptı zaten. Bir kupaya daha götürse Milli Takımı, kendi kariyerinde ne değişecek, hiçbir şey.
Artık Türk Futbol Ekolü’nü oluşturmak için çalışmalı. Daha önce başardı bunu çünkü. Önce Ümit Milli, sonra A Milli sonra da Galatasaray ile aynı futbolu oynattı takımlarına. Devamında Fiorentina’da aynı futbolu oynadı.
Türkiye’nin gruplardan çıkar mıyım endişesi taşımadan oynaması gerek. Finallerde ne yaparız diye düşünmeye başlaması gerek.
Yarışmak istiyor, seviyor ama biraz daha temel konularla ilgilenmeli. Kendisini destekleyen önemli bir güç var arkasında. Hem bu ülkenin önemli bir çoğunluğu, hem devlet adamları, hem büyük Galatasaray camiası.
Mutlaka kendi yerini alabilecek birilerini yetiştirmeli.
Geçenlerde Rıdvan Dilmen anlattı, Rıdvan sakatlıktan yeni çıkıp, ligde sadece 45 dakika oynadığında Milli Takıma çağırılmış.
Piontek maçtan önceki gece toplantıda Rıdvan seni bana çok anlattılar ama yarın oynamayacaksın demiş . Gece Fatih Hoca Rıdvan’ı çağırıp ilk 11’de başlayacağını söylemiş. Maça onbirde başlamış Rıdvan. Devre arasında Rıdvan çok yorulduğu için çıkmak istemiş, Fatih Hoca izin vermemiş teknik direktör Piontek olduğu halde.
Fatih Hocanın kendisi gibi devreye girecek yardımcılara ihtiyacı var, kendisine itiraz edebilecek, farklı düşünebilen. Sonra da gönül rahatlığıyla yerini bırakabileceği. Dalkavuklarla bu iş yürümez.
captano - Galatasaray Sözlük -http://captano.wordpress.com
captano - Galatasaray Sözlük -http://captano.wordpress.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder